10 Mart Cuma hutbesinin konusu: ‘Mümin, güvenilen ve kendisine güvenilen kimsedir’
Cuma namazının sahih ve makbul olmasının şartlarından biri de hutbedir. Cuma hutbesi, Cuma namazının farzıdır. Cuma hutbesinin önemini bilen Müslümanlar bu haftaki Cuma hutbesinin konusunu merak ediyor ve araştırıyorlar.
Diyanet İşleri Başkanlığı, bu haftaki Cuma Hutbesinin konusunu ‘Mümin, güvenilen ve güvenilen insandır’ olarak belirleyerek, müminlerin her konuda güvenilir insanlar olduğuna dikkat çekti. İşte vaazın tamamı…
Sevgili Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine huzur ve güven veren O’dur.”[1]
Okuduğum hadis-i şerifte sevgili Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: “Sizin en hayırlınız, kendisinden iyilik umulup kötülük beklenmeyendir.”[2]
Sevgili Müminler!
Hepimiz dünyaya gözlerimizi açtığımız andan itibaren kendimizi güvende hissetmek isteriz. Kötülüklerden uzaklaşmak, kaygı ve kaygılarımızdan kurtulmak isteriz. Her birimiz barış ve inanç ortamında yaşamak için çabalıyoruz. Çünkü tevekkül duygusu Allah’ın bize imandan sonra verdiği en büyük nimetlerden biridir.
Sevgili Müslümanlar!
Tek güven kaynağı Cenab-ı Hakk’tır. Yüce Rabbimizin hoş isimlerinden biri “el-Mümin”dır-dir O, barış ve iyilik veren Allah’tır. Kullarını güven ve emniyet içinde yaşatan O’dur. Güvenilmeyi en çok o hak ediyor. Kendisine sığınanları korku ve aceleden emin kılar..
Sevgili Müminler!
Allah’a inanan her mümin, O’nun himayesi ve himayesi altındadır. Bu gerçek Kuran’da şöyle bildirilir:
وَتَوَكّلْ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلًا “Tanrıya güven. Vekil olarak Allah yeter.”[3]
Bu ayete gönülden inanan müminler olarak biliyoruz ki; Yüce Rabbimiz bizleri asla yalnız ve çaresiz bırakmayacaktır. Nitekim Hz. İbrahim’i serin ve zararsız yapan O’dur. Hz. Yusuf’u oradan çıkarıp Mısır’a padişah yapan odur. Hz. Yunus’u balığın karnından kurtuluş kıyısına çıkaran Hz. Kudreti ve rahmetiyle denizi Musa’ya yoldaş kılan O’dur. Rahmet Elçisi Muhammed Mustafa’yı müşriklerin tuzağından kurtaran ve sağ salim Medine’ye getiren O’dur.
Sevgili Müslümanlar!
Mümin, sözleriyle ve eylemleriyle güven duyulan insandır. Kardeşlerine güvende olduklarını hissettiren adeta bir iman kalesidir. Her şeyden ve herkesten elinden geldiğince sorumlu olduğunun bilincindedir. İnancın inanç olduğuna inanıyoruz. Mümin güvenilirdir, emindir. Kâinat insana, insan da birbirine emanettir. Nitekim Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların emin olduğu kimsedir. Mümin, canı ve malı kendisinden emin olan kimsedir.”[4] Bunun içindir ki, imana aykırı hareket etmek, başkasının canına kastetmek, malına el koymak; büyük günah, büyük günahtır.
Kardeşlerim!
Yaşadığımız depremlerin yaralarını sarmaya çalıştığımız bu günlerde de iman ve huzur kaynağı olmaya devam edelim. Zorluklara ve meşakkatlere karşı birbirimize sağlam ve sadık bir liman olalım. Kaygılı yüreklere derman, hüzünlü yüreklere neşe getirelim. Aramızdaki şefkat, merhamet ve sevgi ile akıllarımız ve kalplerimiz teselli bulsun. Unutmayalım ki, Allah’a tevekkül ve tevekkül edersek, kardeşlerimize karşı iman ve tevekkül şuurunu kuşanırsak Rabbimiz’in lütuf ve lütfu bizimle olacaktır.
Hutbemi, Resûlullah (sav)’ın hicret yolculuğunun en sıkıntılı anında Allah’a olan tevekkülünü anlatan şu âyet-i kerime ile bitiriyorum: “İşte onlar mağaradaydılar; arkadaşına, ‘Üzülme! “Tanrı bizimledir” dedi. Sonra Allah ona kendi katından bir güven duygusu indirdi…”[5]
[1]Fetih, 48/4.
[2]Buhari, Edeb, 57.
[3]Ahzab, 33/3.
[4]Tirmizî, İman, 12.
[5]Tevbe, 9/40.